Logo tasarımı, bir şirketin, ürün ya da hizmetin anlamını veya tanımını içinde barındıran görsel imzasıdır.
Logoya ihtiyaç vardır çünkü hedef kitleye ulaşmanın en hızlı ve kısa yolu görsel öğeleri kullanmaktır. Söz ya da yazıyla anlatılan içeriklerin etkileme süresi çok uzun, etkin olma süresi çok kısadır. Ancak logo gibi görsel bir öğenin etkileme süresi çok kısa, etkin olma süresi sınırsızdır.
Günümüzde insanların sahip oldukları zaman, okuyup anlamaya ya da dinleyip karar vermeye yetmez. Bu nedenle sadece göz atarak algılayabilecekleri ve hızla karar vermelerini sağlayacak görsel öğeler avantajlı bir durum yaratır.
Kurumsal reklamın en önemli ve aslında en kolay unsuru olan logo, bir şirkete halkla ilişkiler alanında üstünlük sağlar ve kurumun bütünlüğünü koruyarak anlaşılır ve akılda kalıcı bir görsel hatıra oluşturulmasını sağlar.
Logonun ilk sürümleri Orta Çağda tabelalar ve mühürlerde kullanılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra savaşlarda uygarlıkların kendilerine ait armaları olması dost-düşman ayırdına varmayı kolaylaştırırken bir tarafta yer almak aynı zamanda o tarafın armasına sahip olma fikrini gelişmiştir. Markalaşmanın, bir markanın insanlardan tarafından sevilerek görünür hale gelmesinin temelleri de armalarla başlamıştır.
Orta Çağ Avrupası’nda, Aristokrasi dışında kimsenin okuma yazma bilmemesi verilen hizmetin insanlara ifade edilmesi için başka yollar aranmasına neden olmuştur. Böylece her dükkan ya da hizmet için farklı semboller üretilmiş ve bu semboller zamanla evrensel bir hal almıştır. Günümüzde bile dilini bilmediğimiz bir ülkede, berber dükkanları ya da eczaneler, hastaneler gibi hizmet veren yerleri sembolleriyle tanıyabiliyoruz.
Farklı ihtiyaçlar neticesinde ürün paketlerinin içerisinde ürün hakkında bilgi vermek amacıyla kullandığı sembolleri onların markaları oldu. Artık insanlar ürünün adıyla değil markasıyla anımsayarak sevdikleri markanın renklerine ya da sembolüne sempati geliştirmeye başlamışlardır.
Sanayi devriminden sonra, gelişen reklamcılık endüstrisi sayesinde günümüz şartlarına uygun logoların, amblemlerin ve fontların geliştirilmesiyle sektörün hızlı bir şekilde ilerlemesi sağlanmıştır. Logo ve amblemlerin yayılmasıyla birlikte geleneksel, sade yazı tipinin ötesine geçilerek dekoratif ve öznel fontlar oluşturularak tipografinin de gelişmesi hızlanmıştır. Ticari gelişmeye pararel olarak ilerleyen reklamcılık endüstrisi grafik tasarım pazarının da genişlemesine katkıda bulunmuştur.
Günümüzde logo tasarım; bir ürün, hizmet ya da kurumun imzası niteliğini taşımaktadır. Kurumsal kimlik sisteminin en önemli unsuru olan logo, markalaşmanın ilk adımı olarak sayılmakla beraber bilinirlik ve itibar açısından da zaruri bir gereksinim haline gelmiştir.
Logo tasarımının ayrılmaz bir parçası olan font (yazı tipi), doğru seçildiğinde markanın kaderini değiştirebilecek bir güce sahiptir. Markanın bilinirliği yazı tipinin önüne geçtiğinde ise yazı tipi artık o markanın adıyla anılmaya başlar ve bu da marka için büyük bir reklam avantajı sağlar.
Marka yaratırken, logo tasarlarken, yazı tipi seçerken, afiş ve banner gibi tasarımlar yaparken dikkat edilmesi gereken kurallardan en önemlisi “sadelik” olmalıdır. Bütün tasarım eğitmenlerinin ve uzman grafikerlerin vereceği öğütler sade ve anlaşılabilir bir tasarım yapılmasına yöneliktir. Bu durumda logoda -ve diğer kurumsal kimlik öelerinde- kullanılacak fontun okunaklı ve sade olması özgün olmasından daha büyük bir öneme sahiptir. Okunamayan bir fontla tasarlanmış logo, öncelikle güven duygusu açısından sonrasında itibar açısından oldukça olumsuz bir hava yaratacaktır. Kullanılan font ne olursa olsun yazı tipinin kalınlığı ortalama olarak aynı değerde olmalıdır. Dijital ve baskı materyallerinde doğru ve dağılmamış bir logo tasarlamak için aşırı kalın ya da çok ince büyüklüklerden kaçınarak sade ve teknik olarak doğru olan bir büyüklük tercih edilmelidir.
ÖRNEK ÇALIŞMALARIMIZ